//-->


Başkent-Gazetesi

hikayeler

İŞTE DEDEMİN BİR ANISI


Bir doktor arkadaşım hatıralarını kalem almış , kitap haline getirerek bir
nüsha  gödermiş. Kendisine bana düşünme fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum.
Ben de hayatım boyunca yaşadığım olayları, bölük pörçük hatıraları yazmaya karar
verdim.Hayat arkadaşım,nuru aynım ve evlatlarım bu konuyu ikidebir söyleyip
duruyorlardı.Bir türlü cesaret edip yük altına girmek istemiyordum. Yazı yazmak
benim için bir heyecan neticesi ve adeta doğum yaparcasına bir şeydi. Bilmiyorum
bunun vakti saatı geldi mi?   

   En azından kronolojik bir sıra olmazsa bile ilerde bir düzenleme yapabilirim diye düşünüyorum.Bizim günlük tutma diye bir alışkanlığımız yok tutanlar varsa da çok az
olduğunu düşünüyorum. Bu satırları yazarken rahmetli Halil Ataman amca aklıma geldi.O muhataralı hayatında o günlükleri nasıl yazmış,hayret edilecek bir konu, bana da tavsiye eder,”oğlum günlük olayları yaz” bir gün lazım olur “derdi.  
   Ben rahmetli annemin dediğine göre zemheride yani aralık ve ocak ayları arasında bir kış gününde doğmuşum. Ancak yılı pek belli olmamakla birlikte Bor’a tren geldiği yıl yani 1931 olması gerekir,ancak nüfus kaydında 1933 yılı yazılı.Babam herkesin sevdiği terzi Mahmud efendi ,annem Bahçeli kasabasından Kuyumcular’dan Kamile hanımdır. Bizim aile çocuklarını küçük yaşta kaybediyorlarmış. Çare olarak Çukurkuyu köyünde bir ocak var,oraya gidip bir kurban kesmelerini tavsiye etmişler ,nitekim tavsiyeye uymuşlar. Bir tahta arabaya binerek köyün yolunu tutmuşlar.Orada bundan böyle çocuklarının yaşayacağını ancak erkek  olursa ismini Hacı Emin,kız olursa Emine ismi konmasını  söylemişler.Böylece benim adım henüz dünyaya gelmeden konmuş.Bundan dolayı bana çocukken Çukurkuyu hacısı derlerdi.  
    Biz Kale mahallesinde ilkokul karşısındaki Sülemiş sokağında iki katlı bir evde oturuyorduk.Bu gün o ev halen ayakta dimdik duruyor. Üstünde iri başlı çiviler bulunan demir bir kapıdan içeri giriliyor, solda bir zerzemi sağda kiler olan giriş kısmı ,önünde hayat dediğimiz avlu vardı.Merdivenlerle üst kata tahtalı dediğimiz yere çıkılıyor ahşap kapıdan hole giriliyor. Sağda kiler solda iki oda vardı.Mabeyin dediğimiz holun tavanında bir çömlek asılı dururdu.Bunun ne olduğunu sorduğumda senin eşin denirdi. Eşin ne olduğunu anlayamazdım,Benim yaşayabilmem için böyle olması lazımmış.                                                                                                   &nb

Bugün 27016 ziyaretçi (59154 klik) buradaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol